Nedir Bu FOMO?

 




Bu yazımda hayatımıza son yıllarda özellikle tanımlanmasıyla birlikte etkisini daha çok görmeye başladığımız bir kavramı anlatmaya çalışacağım.

FOMO "Fear of missing out"

Yeni gelişmeleri, olayları, bilgileri kaçırma korkusu. Tanım bu ama bu kadar masum değil tabii. Yok bir de ekonomiyle ilgisi olsun sen de yani!
Evet, bu da insan davranışıyla ilgili bir durum. 
İlk olarak 2013 yılında Oxford sözlüğüne giren bu kavram, günceli kaçırma korkusu olarak tanımlandı. Aslında daha önce de olan şeylere artık şey demeyip de bir tanıma sığdırdığımızda etkisini daha çok hissetmeyi başlarız. Teknolojik gelişmelerle birlikte gelişen alanlardan biri de sosyal medya. Son yirmi yılda kaç sosyal medya platformu oluşturuldu? Hangilerini ne kadar kullanıyoruz, günde kaç saat ekrana bakıyoruz, takipçi ve beğeni sayılarımız ne. Sanki hiç derdimiz yokmuş gibi bir de buna çare arayalım.

Bununla birlikte 'eğer bir yerde bir şey bedava satılıyorsa ürün sizsiniz' deyişini de çok duymaya başladık. Ben ürün değilim kardeşim, beni parayla satın alamazsınız diyesi geliyor insanın. Yeni bir olumlu alışkanlık kazanmak ne kadar zorsa yeni bir olumsuz alışkanlık kazanmak da bir o kadar kolay. 
E mail ile kaydımızı girdiğimiz her platformdan faydalı bir şey almıyor alamıyoruz. Hiçbir ödeme yapmadık ama sürekli rahatsız ediliyoruz. Eğer siz de sabah uyanır uyanmaz acaba neler oldu, hemen öğrenmeliyim, gündemden geri kalmamalıyım diyorsanız, fomo sizi de esir almış demektir. 
Sosyal medya profilinde herkes mutlu, zengin, sürekli tatilde ya da her işi yolunda görünüyor. Buna aldanıp hayatlarımızın kötüye gittiğini, birçok yenilikten mahrum kaldığımızı ve artık yaşamaya değer bir şeylerin olmadığını düşünüp mutsuzluğa götürüyoruz kendimizi. Anlamsız geliyor bir şeyler.

Sosyal medya detoksu denen şeyin altında yatan, bu duruma, fomo'ya bir çeşit önlem, tedavi almaktı. Herkes bir dönem bunu denemiş ve faydasını görmüştür ama uzun vadeli çözüme ihtiyacımız var. Neyi ne amaçla kullandığımız önemli. Bu korkunun altında yatan çok neden olmakla birlikte en önemlileri; kıskançlık, hırs, kendimizi başkalarıyla kıyaslama, yetersizlik, beğenilme isteği gibi etkiler uzun sürede psikolojik rahatsızlıklara varabilir.

Kendi adıma ilk açtığım sosyal medya hesabımı hatırlıyorum da birkaç fotoğraf paylaştıktan sonra durup 'bunu neden yapıyorum ki, kim ne yapsın fotoğrafımı' deyip hepsini silmiştim, paylaştığım birkaç kitap yorumu dışında bir şey bırakmadım ve uzun süre kendi fotoğrafımı yüklemedim. Şimdi ise kontrollü olarak devam ediyorum. Takip edip faydasını gördüğüm hesaplar var, bazen iletişim için de faydasını görüyorum, sosyal medyada geçirdiğim süreyi kısaltmaya çalışıyorum. Köye gidip tarlada çalıştığım zamanlarsa hem internetin olmayışı hem televizyonun olmayışı ve hatta bazen elektriğin olmayışında kendimi çok mutlu hissediyordum. Kim ne yapmış, nerede, hangi gülücüklü fotoğrafını eklemiş, trend olan konular ne diye merak etmiyordum. Tecrit etmiştim kendimi. Bu gerçekten anlamlıydı.

Fomo'dan kurtulmak mümkün mü?

Bunun cevabı size bağlı doğrusu, yukarıda bahsettiğim birkaç etkiyi sık sık yaşıyorsanız, kıskançlık, hırs, kendimizi başkalarıyla kıyaslama, yetersizlik, beğenilme isteği, ki bence herkes en azından bir defa da olsa yaşamıştır bu durumu, bundan yavaş yavaş uzak durmak mümkün. Kişisel gelişim teorisi sunmuyorum, dilerseniz her şeyi yaparsınız(!) demek kolay. Kimi neden takip ettiğinize bakın, sizi harekete geçirip bir şeyler öğrenmeye teşvik eden olaylar nedir, bu bilgiyi öğrenmem ne işime yarayacak diye sorun. Ama sen de hep fayda hep fayda... Derseniz, cevabım, "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım." diyen Allah'ın peygamberi değil miydi olur. 

Günde kaç kez bir bilgiye istemeden maruz kalıyoruz, normalde hiç açıp bakmayacağımız videolar, dinlemeyeceğimiz müzikler, okumayacağımız yorum-yazıları ezbere bilmeye başladık. A ben buna bakmayacağım, gerek yok diyebilmeliyiz. Kaydır, bir sonraki posta kaydır, kaydır ki mutlu olayım, eğlenip güleyim, kaydır! Bunların tümünün altında yatan FOMO. Artık bize sorulmadan verili olanlara hayır, istemiyorum diyebilmeliyiz. Bu bir korku değil tercih olmalı, yeni bir şey öğrenmek istemiyorum! 
Çok sevdiğim Kâtip Bartleby adlı kitapta Kâtip Bartleby kendince bir savunma mekanizması geliştirir. Kendisine sunulan bir işi eğer istemiyorsa 'yapmamayı tercih ederim' der, izlememeyi, gitmemeyi, yememeyi, satın almamayı tercih ediyorum!

Niyet ettim faydasız ilimden uzak durmaya. Fomo'suz bir dünya mümkün olmalı, dayatma değil tercih olmalı.

Mustafa Diker 21.07.2023

Yorumlar

Popüler Yayınlar