Hikayem


 Bu yazımda kendi hikayemin şimdiye kadar olan kısmını paylaşmak istiyorum. 

Bir filmden aklıma kazınan bir sahne var. Yazar olmak isteyen oğluna babası "Sana, insanlara söyleyebilecek bir şeyin olduğunu düşündüren nedir?" diye soruyor. Burada yazıp anlattıklarımın başkaları için çok bir anlam taşımayacağından eminim fakat amacım bu değil zaten. Kendimi düşünceler ve eylemlerden ibaret görmeyip bunlardan daha somut olduğunu düşündüğüm yazıya aktarabilmek istiyorum. Benim dışımda benden daha objektif birinden kendimi dinleyip okumama yarıyor. 

Ortaokulu Urfa'nın bir köyünde okuduktan sonra lise için İstanbul'a gittim. Ne de olsa iyi bir lise iyi bir üniversiteyi o da sonrasında iyi bir hayatı getirecekti. Bu pek çok insan için yararlı olmuş olabilir. İstanbul'da öğrendiğim pek çok şeyi unutmam ve tekrar öğrenmem gerekti. Köyden indim şehre hatta metropole oldu tam manasıyla. Neyle karşı karşıya olduğumun pek farkında değildim. Televizyondaki halinden çok farklıydı İstanbul.

Yurt hayatıyla tanıştım, oradaki sıcak samimi arkadaşlıkları tattım. Yatılı okullarda, yurtlarda okuyan insanlar daha başka daha farklıydı gözümde artık. Tanımasam bile bizden biri, benden biri gözüyle bakıyordum. Aile ortamından, ana kucağı baba ocağından uzakta birbirimize aile oluyorduk. Ne cevherler vardı hayret ediyordum. Dersler bitsin de yurduma gidip dinleneyim, arkadaşlarla oyunlar oynayıp sohbet edeyim diye zaman zaman dua ederdim.

Sonra ne mi oldu, elime birkaç kitap geçti, dünyam değişti demeyeceğim. Her gün okumaya başladım, nasıl bir açlıksa artık pek kitap ayırmıyordum ama yine de kaliteli kitap nedir nasıl seçilir öğreniyordum. Köyde kitap ne arar, okusan alim mi olacaksın okumasan serseri mi olacaksın diye başlarlar sormaya. Bazı şeylerin değişmediğini anlamaya başladım. Coğrafya kaderdir sözünün ne anlama geldiğini kendime bakıp öğrendim. Coğrafya kaderinmiş, nerde isen oraya, oradakilere benziyormuşsun. Şimdilerde etrafındaki beş kişinin ortalamasısın diye tercüme edilebilir. Bence bu belli bir yaştan sonra pek de geçerli olmuyor. Öğrenip değişiyorsun, belli standartlar ve prensipler geliştiriyorsun, memnun değilsen ortamını değiştiriyorsun, ben en azından öyle yapmaya çalışıyorum. 

Yurtta kalıp da hiç aile, köy özlemi, hasreti çekmedim mi. Susayım. En derininden çektim. Zaten pek konuşmayan ben, daha da içime döndüm. Kitaplarıma döndüm. Bunda sosyal ve kültürel birçok farklılığın da etkisi oldu. Ama hep şükrettim İstanbul'a gelmem benim için dönüm noktası oldu. Çok insan tanıyıp çok anı biriktirdim. Sağ olsunlar. O konuda zengin ve servet sahibiyim. 

Klasik romantik bazı hayaller beni de buldu, özellikle de meslek seçimi konusu ülkece zorlandığımız bir konu. Lise bitti, pat diye biter değil mi bazı şeyler, ne olduğunu anlayamayız bile. Üniversite hayalleri içinde iki yıl geçti, uzun bir uykunun REM döneminde gibiydim. Hızlı göz hareketlerindeki rüya görme halleri. Çok da uzun değilmiş şimdi bakınca, mezuna kalmak adlı kılıf hoşuma gitti, onun aslı kazanamadım, kaybettim olmalıydı. Kocaeli'ye düştü yolum, iyi ki düşmüş. Her şerde bir hayır vardır ve ya nasip sözleri ne de güzeldir değil mi. Burada da iyi insanlar tanıdım, ilk mezun yılım tam bir tecritti. Burada da yardımıma koşanlar kitaplarım oldu. Bu arkadaşlara bir de Rosinante eklendi. Karamürsel sahili çok tartışmaya şahit oldu. Derken İstanbul'a tekrar yolum düştü. Üniversite zamanıydı, İlk ve Acil Yardım bölümü. Paramedik diyoruz biz ona. Çok sevdim, insanlara ilk adımda sağlıklarında yardımcı olmak memnun ediyordu beni. Hastane ve 112 Ambulans servisi stajlarımı da yaptım. Bu sürede okuduklarımı yazmaya başladım. Bir kitap yazısından sonra o çok değerli olan hocamın fikriyle OKUR dergisiyle kesişti yollarım, yaklaşık bir yıldır orada kitap tanıtımları yapıyorum. 

İki yıllık üniversite de bitti yine pat diye bitiyor her şey. Veda bile edemiyorsunuz. Şimdi bozkırda okuyup öğrendiklerimi paylaşma gayretindeyim. İş mi, ya nasip! Bir süredir zihinsel birtakım faaliyetlerle meşgul etmeye çalışıyorum kendimi. Özel bazı alanlarda hiçbir yerden öğrenemediklerim okuyup anlayıp kendi formumda yazmaya çalışıyorum. İleriye dönük yatırımların peşindeyim. Dünyam ve hikayem ben öznesi olmadıkça güzelleşmeyecek, buna inanıyorum. Kişinin kendi hikayesini dert edinip bir şey üretmesini, değer üretmesini kıymetli buluyorum. 

Siz de hikayenizden kesitler paylaşabilirsiniz. Başkalarının hikayeleriyle zenginleşiyoruz. Niyet ettim hikayemi anlattıkça güzelleştirmeye.

Mustafa Diker 09.07.2023




Yorumlar

Popüler Yayınlar