Bilginin Paylaşımı


Bu yazımda aslında uzun zamandır aklımda dönen bir konuyu ele almak istiyorum. Bir 23 Yaş Manifestosu. Bilginin özgürce paylaşılması konusu.

Anadolu'nun uçsuz bucaksız bozkırından bildiriyorum. Nihayet mezun oldum. Bu sürece o kadar anlam yüklemişim ki hedeflediğim onca şeye ulaşamadığımı görünce üstelik pek bir anlamlarının olmadığını görünce nihayet bitti dedim. Böyle düşünen kaç insan var bilmem ama okulun tam anlamıyla en azından çoğu insan için bir hayal kırıklığı, zaman kaybı, bir ceza olduğu gerçek. Bitti de ne olacak şimdi. Hemen bir işe girip aylar içinde zengin mi olacağım, önüme kırmızı halılar mı serilecek, beyefendi geliyorlar hazır olun mu denilecek arkamdan? Kocaman bir hayır. 

Öncelikle bir komplo teorisyeni olarak görünmek istemiyorum. Bu isteğimin psikolojide bir anlamı olmalı. Düşünme, konuşma, sorgulama, o senin işin değil diyenlerden mütemadiyen uzaklaşmış bulunuyorum. Çok şükür. Her şeyi, bilip gördüğüm her şeyi anlatacak değilim. Her doğru her yerde söylenmez düsturunca yer yer doğru bildiğim ne varsa anlatmaya ve yazmaya başlıyorum. Aman bir şey olur mu demeden, beğenen okuyan çıkar mı demeden sadece yapmak istiyorum.

Bilginin ne olduğu konusu bana kalmış değil tabii. O, felsefenin konusu. Anlatmak istediğim şey eğer bir konu hakkında iyi kötü bir şey biliyorsanız anlatın. Ne olduğu konusu da size kalmış değil. Anlatın. Şimdi şöyle de denebilir bu tavrım için, bu yaşta ne bilgisi ne deneyimi olabilir ki insanlara koca bozkırdan akıl verme cüretinde bulunabiliyor diye. Kesinlikle doğru! Fakat mesele yaş, bilgi, tecrübe meselesi değil, asıl mesele burada insan sınırlarının ezberlenmiş normlar içinde çizilmiş olması. Ağzı olanın, klavyesi olanın sırf konuşabilir ve yazabilir olmasından dolayı "düşünce özgürlüğü" adı altında her türlü değerimize olan saldırılarını hepimiz açıkça görüyoruz. 

Değişen ve gelişen dünya içinde bazı sistemlerin nasıl radikal şekilde değiştiğini görüyor ama anlayamıyoruz. Küresel ısınma, iklim değişikliği, göçmen ve mülteci sorunları, ekonomik krizler, kültür, mezhep ve etnik çatışmalar, sömürgecilik ve kölelik sorunları ve daha nicesini görüyor ama anlamlandıramıyoruz, her şey bizden uzakmış gibi her şey bir filmmiş gibi.
Bu noktada kendi adıma yapabileceğim en iyi şey okuyup yazmak. Çünkü bilmiyorum, yıllarca bir şeyler hepimizden gizlendi üstelik insan doğasının acillerinden olan doğru bilgiye ulaşmamız kısıtlandı.

Bu konuda en çok güvendiklerim, kitaplarım. Yaşamadığım olaylar, gitmediğim coğrafyalar, tanışmadığım insanlar hep oradaydı. Rusya steplerinden İngiltere sokaklarına, Tanzanya ormanlarından Polonya cephelerine kadar gezip gördüm. Bilgi her yerdeydi. Hitler'e kızıp Stalin'e karşı cephe açtım. Ama yetmiyor, tarih sebep ve sonuçlarıyla aynı kalıp insanlarıyla farklılaşıyor. Şimdi ise sosyal medyada gördüğümüz her şeye inanıp haber değeri atfediyoruz. 

Kimi takip edip kime güveneceğiniz de bana kalmış değil. Ancak şunu unutmamak gerek, her yemeği yemiyor, her müziği dinlemiyor, her kitabı okumuyor, her filmi izlemiyorsak her duyduğumuza da inanamayız değil mi. Paylaştığı bilgiden medet ummayan, dert edindiği her türlü olaydan bir çıkar bir art niyet aramayan insanları takip edip dinliyorum. Allah rızası deyip susuyorlar. Ben biliyorsam siz de bilin haberiniz olsun, aldanmayın diyorlar. 

Ailem bir iş bulup derhal çalışmam gerektiğini aksi takdirde aç kalacağımı düşünüyor. İşin doğrusu ben de aynı fikirdeyim fakat bazı farklı fikirlerim var. İleriye dönük birtakım planlar, iç görüler geliştirmeye çalışıyorum. Bir süredir yaptığım finansal okur yazarlık becerilerimi geliştirmeye çalışıp bunları buradan paylaşıyorum. Benzer konuları öğrenip sınırsızca paylaşmak bir sonraki hedefim. Okumaya vaktim yok diyenler için bir podcast fikri geliştirmeye çalışıyorum. Memleketimden kırk kare fikrine de yine çok değerli bir hocamdan ilhamla başlamak niyetindeyim. Bunların hangisini ne zaman yapmak nasip olur bilemiyorum ama yapacağım. 
Manifestomuz yapacağım, neden olmasın, şimdi değilse ne zaman olacak olmalı. Zaman beni yenilgiye uğratmamalı, bu içsel odaklı bir düşünce olmalı. Ne de çok şey olmalı, o halde yapalım. Pek hoşlandığım şey değildir ama mevzu bahis konuya uygun olacağı için paylaşmak istiyorum bu aforizmayı, " Mademki öleceğiz o halde yaşayalım."

Dünyayı değiştirmeye kendimden başlamam gerektiğini yeniden öğreniyorum. Bu konudaki görüşlerinizi paylaşabilirsiniz.

Mustafa Diker. 06.07.2023

Yorumlar

  1. Adsız6/7/23

    Her şeye dair bir şeyi, bir şeye dair her şeyi bilmek gerekir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yerden tanıdık geldi bu cümle. Umarım hayata da uygularız.

      Sil
  2. Aslında üniversitenin garanti bir iş kapısı olmadığı hep dile getiriliyor ama nedense yine de mezun olur olmaz bir işe girme hayali oluyor hepimizde, üstelik devlet garantili olanından. Nasip işi bunlar. Bize düşen rızkın ve ilmin peşinden koşmaya devam etmek, ümitsizliğe kapılmadan. Bozkırın haberlerini bekliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, okul biraz yanlış anlaşılıyor. Rızk ve ilmin peşinden koşmaya devam. Bozkır şu aralar sıcak.

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar