Para Nedir? #1

 


Para Nedir ve Nasıl Çalışır?

Paranın hangi tarihte ve nasıl çıktığı tam olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte tarih boyunca insanlık istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için çeşitli nesne ve objeleri değiş tokuş ederek kullandı. Bunlardan baklagiller, tuz, deniz ürünleri ve maden ürünleri uzun bir dönem önemini korumuş oldu. Bu, yerleşik hayata geçişte başlayıp zamanla sosyal ilişkileri arttırmış ve ticareti mümkün kılmıştı.

Zamanla artan ihtiyaçların artık belirli mal ve nesnelerle değiş tokuşu yani takası zora girmeye başladı çünkü işin içine değer kavramı girdi. Üretimi zor olan ürünlerle doğada yetişen ürünleri takas etmek artık mümkün değildi. Bunların eş değerde olması gerekti ya da bir ortak eş değer kabul edilen uygulamayla alışveriş sağlanacaktı. Ticaretin devamlılığı için bu gerekliydi. Siz kendi emeğinizle ürettiğiniz bir malı doğada yetişen bir malla değiştirmeye razı gelemezdiniz. Bu durumu iyi anlamak işin temel kısmı, o yüzden uzatıyorum. Tabii bu anlayış da bir diğer kavramın doğuşuna neden olacaktı, ölçü. O dönemde ölçü adaletle ilişkilendirildi. Eşit kollu terazinin günümüzde de adaleti temsil etmesi atalarımızdan kalma ticari mirastı. 

Bu uygulamalar yer yer değişkenlik gösteriyordu çünkü henüz dünya çok büyük ve birçok uygarlık bir diğerinden habersizdi. Bu sistem uzun yıllar boyu devam etti. Birbirimizi keşfetmeye başladıktan sonra kendi takas, değer ürünlerimizi öğrenmiş olduk, ilk ithalat ve ihracat ilişkileri de böyle başladı. Tabii bu sistem uzun vadede pek verimli olmayacaktı. 

Yeni dönemde sikkelerle alışverişe başlayacaktık. İlk örneklerini Lidya ve İyonya arasında gelişen ticaret sisteminde görmeye başladık. Artık demiri, gümüşü, altını ve bakırı dövmeye başladık. Binlerce yıllık tabir günümüze nasıl ulaştı dersiniz. Sikkeler belirli atölyelerde darp edildi, yani dövüldü, bu darphaneleri oluşturdu. Parayı Lidler buldu, ticareti kolay ve hızlı hale getirdiler. Acaba o dönemden itibaren doğan her insanı etkileyeceklerini düşünmüşler midir?

Bu darp edilme işleminden kısa süre sonra ne oldu dersiniz, evet enflasyon canavarıyla tanıştık. Devlet topladığı vergiden az parayla çok iş yapmanın yolunu buldu. Yüz altını eritip yarı yarıya bakır karıştırdı, böylece iki yüz altını oldu. Paranın değerini düşürdü. Bunu fark eden halk ürettiği mal ve hizmetin fiyatlarını arttırdı. Tam da bu noktada paranın özelliklerinden bahsetmem gerekiyor.

Değer ve ölçü kavramının gelişiminden sonra daha iyi anlaşılan paranın özellikleri,

Para,

  • Kolay taşınabilir olmalı,
  • Kendisini oluşturan alt birimlere bölünebilmeli,
  • Değerinin herkeste eşit olmalı ve değişebilmeli
  • Servetin değerini koruyabilmelidir.

Paranın önemli özelliği değer korumasıdır. Enflasyonla tanışmamızdan sonra bu özelliği önemini yitirdi. 1970'te Kütahya Gediz'de 7,2 şiddetinde meydana gelen depremde bir caminin altında, Roma tarihinde, 301 yılında yayınlanan Maksimum Fiyatlar Bildirisi'nde buna bir çözüm geliştirilmeye başlandı. Hala o bildiri esas alarak enflasyonla baş etmeye çalışıyoruz. Enflasyonla mücadelenin ilk merkezidir. Kimi otoritelere göre de ilk borsa binasıdır. Yüksek enflasyonla baş etmeye çalışan bir ülke olmamız da manidar.

Günümüzden yaklaşık bin yıl öncesine kadar para formunu sikke olarak taşıdı, sonra kâğıt formuna geçiş yapıldı. Para, otoriteyi, kendisini basan devletin büyüklüğünü temsil eder. İlk örnekleri Çin'de görüldü. Aynı tarihlerde Türkler de kâğıt formu yerine dokuma bezler kullanıyordu, buna Çav adını vermişlerdi. Paranın kâğıt formu çeşitli seyahat ve keşiflerle kullanımı arttı ve her yere yayıldı. 

Şimdi de emtia para, temsili para ve itibari paranın ne olduğuna bakalım. 

Emtia denen şey madeni olarak basılan altın, gümüştür ve bakırdır. Zamanında mineraller, metaller ve tarım ürünleri de emtia para olarak kullanıldı. Temsili para ise emtiaya alternatif olarak ortaya çıktı. Büyük miktarlarda altın ve gümüş gerektiren ticari işlemlerde emtia paranın taşınması çok zordu. Bu noktada sarrafların bulduğu çözüm makbuz oldu. Değiş tokuş yerine makbuz kesmek ticareti kolaylaştırdı. İşin aslında sarraflar o zaman bilmese de ilk banka sistemini kurmuş oldular.

Günümüzde kullandığımız para ise itibari paradır, güvene dayalıdır. 1933'te Amerika başkanı Roosevelt, doları temsili para halinden çevrilemez itibari paraya dönüştürdü. İtibari yani güvene dayalı para özünde değersiz ve gerçek emtia paraya çevrilemez kâğıt ve sanal paradır. Örneğin siz, merkez bankasına yüz lira ile gidip bunun karşılığında altın ya da gümüş alamazsınız.

 Bu uzun bir konu, her dönemde değişen formuyla para, insanlığın yaşamına doğrudan etki etmeye devam edecek. 

Öneri ve görüşleriniz için yorum yapabilirsiniz. Detaylı kavram analizleriyle bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.

Mustafa Diker 25.06.2023


Yorumlar

Popüler Yayınlar